Friday, January 24, 2014

İstihdam Raporu 2


Harun Öztürkler[1]

Türkiye’de İşgücü Piyasalarındaki Gelişmeler
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK)’nun yayımladığı Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden (Hİİ)[2] sonuçlarına göre Ekim 2013’de işsizlik oranı %9.7 olarak gerçekleşti. Bu oran bir önceki yılın aynı ayına göre 0.6 puanlık bir artışı yansıtmaktadır. Ancak işsizlik oranın ayrıntılarına bakıldığında ortalama işsizlik oranındaki yükselmeden daha olumsuz gelişmelerle karşılaşmaktayız. Bu olumsuz gelişmelerden ilki tarım dışı işsizlik oranında gözlemlenmektedir. Tarım dışı işsizlik oranı gecen yılın aynı dönemine göre 0.5 puanlık bir artış ile %11.9’a yükselmiştir. İkinci olumsuz gelişme 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranın 1.2 puanlık bir yükselişle  %19.3’e yükselmiş olmasıdır. Bu son iki rakam Türkiye’nin nitelikli ve genç işgücü için yeteri kadar istihdam yaratamadığını göstermektedir. Öte yandan, hem ortalama işsizlik oranı hem tarım dışı işsizlik oranı hem de genç işsizlik oranı Eylül dönemine göre az da olsa daha düşük gerçekleşmiştir. 

İşsizlik oranındaki artışın bir nedenini Ekim 2013’de istihdam edilenlerin oranın bir önceki yılın aynı dönemine göre 0.5 puan azalış göstererek %45.9 oranında gerçekleşmesi oluşturmaktadır. Öte yandan işsizlik oranı işgücüne katılım oranındaki azalışa karşın bir yükselme göstermiştir; Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2013 yılı Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,2 puan azalarak %50,8 olarak gerçekleşti.  İşgücüne katılım oranı erkeklerde 0,2 puanlık azalışla %71,7, kadınlarda ise 0,1 puanlık azalışla %30,6 olarak gerçekleşti.   

Ekim 2013’de İstihdamın sektöre dağılımı ise şöyle gerçekleşti: İstihdam edilenlerin %23.5’si tarım, %19.1’i sanayi, %7,6’sı inşaat, %49.8’i ise hizmetler sektöründe yer aldı. İstihdamın sektörel dağılımı Türkiye’yi diğer gelişmiş ülkelerden ayıran bir özellik taşımaktadır. Türkiye’de tarım sektörün istihdamdan aldığı payı Avrupa Birliği (AB)’nin  yaklaşık 4.8 katı kadardır. Avrupa birliğinde bu oran %5.3’dür. Bu durum bize hem Türkiye’de tarım sektöründe sermaye kullanımı ve teknolojik gelişmenin ve dolayısıyla verimliliğin AB’nin oldukça gerisinde olduğunu göstermekte hem de hale tarım sektörünün diğer sektörlere işgücü transfer etme devam edeceğini göstermektedir. Bu transfer süreci yalnızca yeni istihdam alanları yaratılması gerektiğine işaret etmemekte; aynı zamanda transferin eğitim ve sosyal yapı ile ilgili birçok faktörün de üzerinde durulmasının zorunluğunu göstermektedir.   

Türkiye işgücü piyasasının bir diğer önemli sorunu ise herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan çalışanların oranın yüksekliğidir: Bu konuda az da olsa olumlu bir gelişme yaşanmış, Ekim 2013 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı 3.4 puan azalarak %36.3 olarak gerçekleşmiştir. Tarım sektörünün istihdamdaki payı ile birlikte ele alındığında, Türkiye’de işgücü piyasasında henüz birçok sorunun olduğu ve gerçekleştirilmesi gereken birçok dönüşüm olduğunu gözlemliyoruz. Ancak bir ekonominin istihdam yapısının üretim yapısının bir yansıması oluğunu da hatırlatmak gerekmektedir.   

Dünya’da İşgücü Piyasalarındaki Gelişmeler 
 
Raporun bu bölümünü dünya işgücü piyasasındaki gelişmelere ayırıyor olmamıza karşın, bu raporda Dünya Bankası tarafından hazırlanan Türkiye’de İyi İşler Raporuna yer veriyoruz.[3] Rapor iyi işi yaşam standardına, verimliliğe ve sosyal uyuma katkıları yoluyla kalkınma sürecine katkı sağlayan işler olarak tanımlamaktadır. İyi iş, iş sahibine gelir sağlayarak doğrudan bir yarar sağlarken, gelir dağılımının iyileştirilmesine, sektörel dönüşüme ve kadınların ve gençlerin işgücü piyasasına entegrasyonuna katkı sağlayarak dolaylı toplumsal yararlar üretir. Özellikle verimlilik artışına katkı sağlayan işler, doğrudan ekonomik büyümeye ve dolayısıyla gelecekte de daha çok ve iyi iş yaratılmasına katkı sağlar.  

Rapora göre Türkiye’de 2007-2012 döneminde yaratılan yaklaşık olarak 4 milyon yeni istihdamın büyük çoğunluğu iyi kaliteli işten oluşmaktadır. Bu yargının bir nedeni yaratılan işlerin formel sektörlerde yer alması, bir diğer nedeni ise istihdamdaki büyümenin yalnızca erkeklere değil, aynı zamanda kadınlara ve üniversite mezunlarına yönelik olmasıdır. Bu gelişmenin gerisinde yatan faktörler ise üç faktöre dayandırılmaktadır: i) tarım sektöründeki niteliksiz kadın işgücünün önemi bir bölümüne formel istihdam sağlanması, ii) işgücü yoğun konut inşaat sektöründeki geçici büyüme ve iii) yaşlı insanların formel işgücü piyasasında daha uzun süre kalmaları. Erken emeklilik bir yandan sosyal güvenlik sitemine ilave yük getirirken, diğer yandan tecrübeli işgücünün erken emekliliğinin toplam faktör verimliliğine olumsuz katkı yapacağını ileri sürebiliriz. Bu nedenle sözü edilen üçüncü faktörü olumlu olarak addedebiliriz. Ancak niteliksiz işgücününe formel iş sağlanması ve yine büyük ölçüde niteliksiz işgücü kullanan konut sektöründeki geçici büyüme ile istihdam yaratılmış olmasını iyi iş yaratılması olarak göremeyiz.  Ayrıca raporun sonuçlarına göre nüfusun düşük gelirli ailelerde yaşayanlarının oranı 2007 yılındaki %10.2’lik düzeyinden 2010 yılında %11.7’ye yükselmiştir. Üstelik bu artış, hanelerde çalışan kişi sayısında aynı dönemde artış olmasına rağmen ortaya çıkmıştır. Bu sonuç, yaratılan istihdamın doğrudan yararının, yani gelir yaratma yararının raporun ileri sürdüğünden daha düşük olmasıdır.  

Raporun temel önermelerinden birisi verimlilik ve formel sektörde çalışmanın pozitif bir korelasyona sahip olduğudur. Dolayısıyla, raporda hükümete formel istihdamın maliyetinin vergilerin ve sosyal güvenlik katkılarının düşürülmesi yoluyla azaltılması önerilmektedir.

 




[1] Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü Öğretim Üyesi ve İstihdam Araştırmaları Derneği Başkanvekili
[2] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16003
[3] World Bank. (November 2013), Good Jobs in Turkey, Report Number: 83818-TR, http://documents.worldbank.org/curated/en/2014/01/18831522/good-jobs-turkey.

Tuesday, January 7, 2014

İstihdam Raporu 1


 
Harun Öztürkler[1]

Bu rapor temel olarak iki bölümden oluşacaktır: İlk bölüm Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) her ay ayın 15 ila 17 arasında yayımladığı Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden (Hİİ)[2] yola çıkarak Türkiye’de işgücü piyasalarındaki gelişmeleri değerlendirecektir. İkinci bölümde ise dünyada işgücü piyasalarındaki gelişmelere yer verilecektir.

Türkiye’de İşgücü Piyasalarındaki Gelişmeler

Hİİ Eylül 2013 verilerine göre işsizlik oranı %9.9 olarak gerçekleşti. Bu oran bir önceki yılın aynı ayına göre 0.8 puanlık bir artışı yansıtmaktadır. Ancak işsizlik oranın ayrıntılarına bakıldığında ortalama işsizlik oranındaki yükselmeden daha olumsuz gelişmelerle karşılaşmaktayız. Bu olumsuz gelişmelerden ilki tarım dışı işsizlik oranın %12.3’ ve 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranın %19.4’ yükselmiş olmasıdır. Bu son iki rakam Türkiye’nin nitelikli ve genç işgücü için yeteri kadar istihdam yaratamadığını göstermektedir.

 

İşsizlik oranındaki artışın bir nedenini Eylül 2013’de istihdam edilenlerin oranın bir önceki yılın aynı dönemine göre 0.1 puan azalış göstererek %46.3 oranında gerçekleşmesi oluştururken, diğer nedenini işgücüne katılım oranının aynı dönemde 0.3 puan artarak  %51.3 olarak gerçekleşmesi oluşturdu. Ayrıca, işgücüne katılım oranının Dünya Bankasının kişi başına gelir sınıflandırılmasına göre Türkiye’nin de içinde yer aldığı yüksek orta gelir grubu ülkelere kıyasla hem erkekler hem de kadınlarda düşük olduğu göz önüne alındığında Türkiye’deki istihdam yaratamama sorunu daha belirgin hale gelmektedir. Adı geçen ülke gurubunda 2011 yılında erkelerde işgücüne katılım oranı %77 ve kadınlarda %50 iken, Türkiye’de bu iki oran sırasıyla %72 ve %29’dur[3].

 

Eylül 2013’de İstihdamın sektöre dağılımı ise şöyle gerçekleşti: İstihdam edilenlerin %24,7’si tarım, %19’u sanayi, %7,3’ü inşaat, %49’u ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.6 puan, sanayi sektörünün payı 0.4 puan artarken, tarım sektörünün payı 0.8 puan ve inşaat sektörünün payı 0.1 puan azaldı.


Türkiye işgücü piyasasının bir diğer önemli sorunu ise herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan çalışanların oranın yüksekliğidir: Eylül 2013 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı %37.2 oldu. Alt sektöreler itibariyle bakıldığında tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranın  %83.8 ve tarım dışı sektörlerde ise %22 olduğunu gözlemlemekteyiz.

 

Dünya’da İşgücü Piyasalarındaki Gelişmeler

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2013 yılı İş Dünyası Raporu’nun[4] alt başlığını Ekonomik ve Sosyal Dokunun Tamiri olarak koymuştur. Rapora göre, bugün uygulanan politikaların değişmemesi halinde küresel düzeyde çalışmayan insanların sayısının artmaya devam edecektir: Bugün 200 milyon civarında olan işsiz sayısının 2015 yılında 2008 milyona yaklaşması beklenmektedir. Ayrıca, 2008 küresel krizi öncesi var olan işgücü piyasası aksaklıkları hızlı büyüyen ekonomilerde bile kötüleşmeye devam etti. Bunun anlamı, dünyada bugün var olan ekonomik sistemin örgütlenme biçimi ve ortaya çıkardığı işgücü piyasası koşullarında, ekonomik büyümenin istihdam yaratmayan bir büyüme niteliğinde olmasıdır. Dahası, küresel kriz sonrasındaki beş yıl içerisinde uzun dönem işsizlik oranı (12 ay ya da daha uzun süreli işsizlerin oranı) yükseldi. Bunun anlamı yeniden iş bulma ümidi kırılan işsizlerin sayısının giderek artmasıdır.

 

Öte yandan iş sahibi olmak asgari refah seviyesine ulaşmış olmak anlamına gelmemektedir. ILO’nun Temel İşgücü Piyasası Göstergelerine (KILM)[5] göre, gelişmekte olan ülkelerde çalışanların 822 milyonu yoksulluk içerisinde bulunmaktadır. Bu işçilerin 361 milyonu aşırı kabul edilecek yoksulluk koşullarında yaşamaktadırlar. Dahası, gelişmekte olan ülkelerde çalışan her 4 işçiden 1’i fakirlik sınırında yaşamakta ve fakirlik sınırın altına düşme riski ile karşı karşıya bulunmaktadır.

 

Dünya işgücü piyasalarına ilişkin önemli bir diğer gelişme Uluslararası Finans Kurumunun (IFC) geçen yıl başlattığı Haydi Çalışalım[6] temalı girişimdir. Bu girişimin amacı, daha çok ama aynı zamanda daha iyi özel sektör istihdamı yaratabilmek için küresel bir işbirliği oluşturmaktır. Bu girişimin gerisinde yatan varsayım yoksulluğun giderilmesinin “iyi” istihdam yaratmanın yoksulluğu yenmenin temel yolu olduğudur. Yukarı da belirtildiği gibi, çalışıyor olmak yeterli bir refah düzeyine erişmek anlamına gelmeyebilmektedir. Ayrıca “iyi işi” yalnızca belirli bir düzeyde ücret geliri sağlayan iş olarak da anlamamak gerekmektedir. İyi iş aynı zamanda asgari çalışma koşullarından daha iyi koşulların sağlandığı iştir. IFC’nin bu girişimi ile ilgili önümüzdeki Raporlarda daha ayrıntılı bilgi vererek, gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz.



[1] Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü Öğretim Üyesi ve İstihdam Araştırmaları Derneği Başkanvekili
[2] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13651
[3] Dünya Bankası işgücüne katılım verileri için bkz.  http://wdi.worldbank.org/table/2.2
[4] http://www.ilo.org/global/research/global-reports/world-of-work/lang--en/index.htm
[5] http://www.ilo.org/global/about-the-ilo/newsroom/news/WCMS_232094/lang--en/index.htm
[6] http://www.ifc.org/wps/wcm/connect/Topics_Ext_Content/IFC_External_Corporate_Site/IDG_Home/Lets_Work/