Bu
rapor temel olarak iki bölümden oluşacaktır: İlk bölüm Türkiye İstatistik
Kurumu’nun (TUİK) her ay ayın 15 ila 17
arasında yayımladığı Hanehalkı İşgücü İstatistiklerinden (Hİİ)[2]
yola çıkarak Türkiye’de işgücü piyasalarındaki gelişmeleri değerlendirecektir.
İkinci bölümde ise dünyada işgücü piyasalarındaki gelişmelere yer verilecektir.
Türkiye’de
İşgücü Piyasalarındaki Gelişmeler
Hİİ Eylül 2013 verilerine göre
işsizlik oranı %9.9 olarak gerçekleşti. Bu oran bir önceki yılın aynı ayına
göre 0.8 puanlık bir artışı yansıtmaktadır. Ancak işsizlik oranın ayrıntılarına
bakıldığında ortalama işsizlik oranındaki yükselmeden daha olumsuz gelişmelerle
karşılaşmaktayız. Bu olumsuz gelişmelerden ilki tarım dışı işsizlik oranın
%12.3’ ve 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranın %19.4’
yükselmiş olmasıdır. Bu son iki rakam Türkiye’nin nitelikli ve genç işgücü için
yeteri kadar istihdam yaratamadığını göstermektedir.
İşsizlik oranındaki artışın bir nedenini
Eylül 2013’de istihdam edilenlerin oranın bir önceki yılın aynı dönemine göre
0.1 puan azalış göstererek %46.3 oranında gerçekleşmesi oluştururken, diğer
nedenini işgücüne katılım oranının aynı dönemde 0.3 puan artarak %51.3 olarak gerçekleşmesi oluşturdu. Ayrıca,
işgücüne katılım oranının Dünya Bankasının kişi başına gelir
sınıflandırılmasına göre Türkiye’nin de içinde yer aldığı yüksek orta gelir
grubu ülkelere kıyasla hem erkekler hem de kadınlarda düşük olduğu göz önüne
alındığında Türkiye’deki istihdam yaratamama sorunu daha belirgin hale
gelmektedir. Adı geçen ülke gurubunda 2011 yılında erkelerde işgücüne katılım
oranı %77 ve kadınlarda %50 iken, Türkiye’de bu iki oran sırasıyla %72 ve
%29’dur[3].
Eylül 2013’de İstihdamın sektöre dağılımı ise
şöyle gerçekleşti: İstihdam edilenlerin %24,7’si tarım, %19’u sanayi, %7,3’ü
inşaat, %49’u ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile
karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.6
puan, sanayi sektörünün payı 0.4 puan artarken, tarım sektörünün payı 0.8 puan
ve inşaat sektörünün payı 0.1 puan azaldı.
Türkiye işgücü piyasasının bir diğer önemli sorunu ise herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan çalışanların oranın yüksekliğidir: Eylül 2013 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı %37.2 oldu. Alt sektöreler itibariyle bakıldığında tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranın %83.8 ve tarım dışı sektörlerde ise %22 olduğunu gözlemlemekteyiz.
Dünya’da İşgücü Piyasalarındaki Gelişmeler
Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO) 2013 yılı İş Dünyası Raporu’nun[4]
alt başlığını Ekonomik ve Sosyal Dokunun Tamiri olarak koymuştur. Rapora göre,
bugün uygulanan politikaların değişmemesi halinde küresel düzeyde çalışmayan
insanların sayısının artmaya devam edecektir: Bugün 200 milyon civarında olan
işsiz sayısının 2015 yılında 2008 milyona yaklaşması beklenmektedir. Ayrıca,
2008 küresel krizi öncesi var olan işgücü piyasası aksaklıkları hızlı büyüyen
ekonomilerde bile kötüleşmeye devam etti. Bunun anlamı, dünyada bugün var olan
ekonomik sistemin örgütlenme biçimi ve ortaya çıkardığı işgücü piyasası
koşullarında, ekonomik büyümenin istihdam yaratmayan bir büyüme niteliğinde
olmasıdır. Dahası, küresel kriz sonrasındaki beş yıl içerisinde uzun dönem
işsizlik oranı (12 ay ya da daha uzun süreli işsizlerin oranı) yükseldi. Bunun
anlamı yeniden iş bulma ümidi kırılan işsizlerin sayısının giderek artmasıdır.
Öte yandan iş
sahibi olmak asgari refah seviyesine ulaşmış olmak anlamına gelmemektedir.
ILO’nun Temel İşgücü Piyasası Göstergelerine (KILM)[5]
göre, gelişmekte olan ülkelerde çalışanların 822 milyonu yoksulluk içerisinde
bulunmaktadır. Bu işçilerin 361 milyonu aşırı kabul edilecek yoksulluk
koşullarında yaşamaktadırlar. Dahası, gelişmekte olan ülkelerde çalışan her 4
işçiden 1’i fakirlik sınırında yaşamakta ve fakirlik sınırın altına düşme riski
ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Dünya işgücü
piyasalarına ilişkin önemli bir diğer gelişme Uluslararası Finans Kurumunun
(IFC) geçen yıl başlattığı Haydi Çalışalım[6]
temalı girişimdir. Bu girişimin amacı, daha çok ama aynı zamanda daha iyi özel
sektör istihdamı yaratabilmek için küresel bir işbirliği oluşturmaktır. Bu
girişimin gerisinde yatan varsayım yoksulluğun giderilmesinin “iyi” istihdam
yaratmanın yoksulluğu yenmenin temel yolu olduğudur. Yukarı da belirtildiği
gibi, çalışıyor olmak yeterli bir refah düzeyine erişmek anlamına
gelmeyebilmektedir. Ayrıca “iyi işi” yalnızca belirli bir düzeyde ücret geliri
sağlayan iş olarak da anlamamak gerekmektedir. İyi iş aynı zamanda asgari çalışma
koşullarından daha iyi koşulların sağlandığı iştir. IFC’nin bu girişimi ile
ilgili önümüzdeki Raporlarda daha ayrıntılı bilgi vererek, gelişmeleri
aktarmayı sürdüreceğiz.
[1]
Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü
Öğretim Üyesi ve İstihdam Araştırmaları Derneği Başkanvekili
[2] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13651
[3] Dünya
Bankası işgücüne katılım verileri için bkz. http://wdi.worldbank.org/table/2.2
[4] http://www.ilo.org/global/research/global-reports/world-of-work/lang--en/index.htm
[5] http://www.ilo.org/global/about-the-ilo/newsroom/news/WCMS_232094/lang--en/index.htm
[6] http://www.ifc.org/wps/wcm/connect/Topics_Ext_Content/IFC_External_Corporate_Site/IDG_Home/Lets_Work/
No comments:
Post a Comment